Blog

Sosyal Sürdürülebilirlik Nedir?

Bireylerin hayatta kalmak için temel ihtiyaçlarının karşılanabildiği ortamlara ihtiyaçları vardır. Kaliteli, özgür ve üretken bir yaşam içinse destekleyici bir ortama, adalet ve eşitlik gibi temel değerlere ihtiyaç duyulur. Sosyal sürdürülebilirlik, toplumu oluşturan bireylerin ihtiyaçlarıyla ilgili sürdürülebilirlik unsurlarını netleştiren, kapsamlı bir anlayış sunar. Toplumların refahının artması, gelecek nesillerin iyi bir yaşam alanına ve imkânlara sahip olması için izlenebilecek yol haritasını çıkarır. Gelin, sosyal sürdürülebilirliğin hangi unsurları içerdiğini ve hangi yöntemlerle uygulanabileceğini detaylıca inceleyelim.

Sosyal Sürdürülebilirlik Ne Demektir?

Sürdürülebilir kalkınma daha çok çevresel ve ekonomik boyutlarıyla ele alınan bir kavramdır. Bu kavramın üçüncü, temel ve önemli unsuruysa sosyal sürdürülebilirliktir. Sosyal sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınmanın sosyal boyutunu ele alır, insana ve topluma odaklanır. Çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik kavramlarıyla da yakından ilişkilidir.

Sosyal sürdürülebilirlik toplumların belirli ihtiyaçlarının karşılanmasını, aynı zamanda gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama kapasitelerinin tehlikeye atılmamasını amaçlar. Sahip olunan kaynakların ve fırsatların adil dağılımını sağlayarak fiziksel ve sosyal refahı teşvik etmenin yollarına odaklanır. Bu sayede geleceğe daha güvenle bakmak ve gelecekte sağlıklı toplumlar oluşturmak mümkün olabilir.

Sosyal Sürdürülebilirlik Neleri Kapsar?

Birleşmiş Milletler’in belirlediği ve 2030 yılına kadar tamamlamayı planladığı 17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi vardır. Bu hedefler sosyal sürdürülebilirlikle ilişkili birçok başlığı da kapsar ve daha iyi bir gelecek için geniş bir yol haritası sunar.

Sosyal sürdürülebilirlik kapsamında ele alınan konular ve hedefler şu şekildedir:

  • Yoksulluğa Son: İşsizlik, sosyal olarak dışlanma, belirli grupların afetler ve hastalıklar gibi olaylardan daha çok etkilenmesi gibi faktörler yoksulluğun nedenleri arasında yer alır. Bu nedenler bireylerin veya grupların üretken olmalarını ve ekonomik olarak gelişmelerini engelleyebilir. İnsanların refahı büyük ölçüde birbirine bağlı olduğundan artan yoksulluk genel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir ve sosyal uyumu zayıflatabilir. Siyasi ve sosyal gerilimleri artırarak istikrarsızlığa, çatışmalara neden olabilir.
  • Açlığa Son: Açlık ve gıda güvensizliği konusu pandeminin, birtakım çatışmaların, iklim değişikliğinin ve artan eşitsizliklerin birleşmesiyle büyük bir sorun hâline gelmiştir. 2022 yılında yaklaşık 735 milyon insanın, yani dünya nüfusunun %9.2’sinin kronik açlıkla karşı karşıya olduğu tespit edilmiştir. Açlıkla mücadele birçok toplumsal sorunun çözümünde rol oynayabilir. Temiz gıdaya erişimin yaygınlaşmasıyla ekonomi, sağlık, eğitim, eşitlik ve sosyal gelişim konuları da olumlu etkilenebilir.
  • Sağlık ve Kaliteli Yaşam: Günümüzde küresel nüfusun önemli bir kısmı hayati ve destekleyici sağlık hizmetlerine erişimden yoksundur. Evrensel sağlık hedefleriyse herkes için güvenli ve uygun fiyatlı sağlık hizmetinin, ilacın ve aşının sağlanması gibi konuları kapsar. Sağlıklı toplumların temelini sağlıklı insanlar oluşturduğundan sağlık alanında yaşanan gelişmeler toplumların gelişmesinin ilk basamaklarından biridir.
  • Nitelikli Eğitim: Eğitim, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmanın anahtarı olabilir. Kaliteli bir eğitim şekli yoksulluk döngülerinin kırılmasına, eşitsizliklerin azalmasına ve birçok alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yardımcı olabilir. Bireyleri daha sağlıklı ve sürdürülebilir yaşamlar sürmeye teşvik edebilir. Hoşgörü, dayanışma ve barış gibi kavramların öneminin kavranmasında rol oynayabilir.
  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Cinsiyet eşitsizliği sosyal ilerlemeyi aksatan, bazen de durduran bir faktördür. Kız çocuklarının eğitim hakkının ihlal edilmesi, iş hayatındaki ayrımcı uygulamalar, kadınların ücretsiz ev işlerine daha çok vakit harcaması, cinsel şiddet ve sömürü gibi konular cinsiyet eşitliğinin sağlanması için çözülmesi gereken konular arasındadır. Cinsiyet eşitliği talebi temel bir insan hakkı olmanın yanı sıra refah ve sürdürülebilir bir dünya için de gereklidir
  • İnsana Yakışır İş: Saygın ve insana yakışır iş, herkesin üretken işlere erişebilmesi ve adil bir gelir elde edebilmesi anlamını taşır. Çalışanların iş yerindeki güvenliğinin ve ailelerinin sosyal güvencelerinin sağlanması gibi gereklilikleri de kapsar. Kaliteli iş imkânlarının çoğaltılması ekonomik büyümeyi destekleyerek yaşam standartlarının iyileştirilmesini kolaylaştırabilir.
  • Eşitsizliklerin Azaltılması: Eşitsizlik sosyal ve ekonomik gelişimi olumsuz etkileyen, yoksulluğu artıran ve bireylerin öz saygısına zarar veren bir durumdur. Gelir, cinsiyet, yaş, engellilik, cinsel yönelim, ırk, etnik köken ve din gibi temellere dayanan eşitsizlikler bireyleri ve toplumları daha iyi yaşam şartlarından mahrum edebilir. Küresel eşitsizlik birbiriyle bağlantılı olan tüm bireyleri etkilediğinden eşitsizliklerin azaltılması genel bir refah artışını destekleyebilir.
  • Barış ve Adalet: Devam eden çatışmalar ve sivil kayıplar küresel barış hedefini olumsuz etkiler. Çatışma ve güvensizlik toplumların gelişmesinin önündeki engellerden biridir. Çünkü ekonomik ve sosyal açıdan gelişme ve ilerleme ancak güvenli ortamlarda mümkün olabilir. Bu sebeple adil ve huzurlu bir ortam sürdürülebilir yaşamın gerekliliklerinden biridir.

Sosyal sürdürülebilirlik konularını birbirine bağlayan ana fikirler insan hakları ve sosyal adalet anlayışıdır. Bu hedeflere ek olarak çeşitlilik, sosyal bütünlük, demokrasi ve sosyal olanaklar gibi kriterler de sosyal sürdürülebilirliğin temas ettiği alanlardır. Toplumsal yapının bu kriterler çerçevesinde güçlendirilmesiyle geleceğe uzanan sosyal değerler bütünü daha sağlıklı bir şekilde inşa edilebilir. Bu süreç ayrımcılığın azaltılmasıyla ve tarafsızlığın sağlanmasıyla mümkün olabilir. Çünkü toplumların birtakım sosyal kaynakları ve sınırsız olmayan belirli fiziksel kaynakları vardır.

Bu kaynaklar şöyle sınıflandırılabilir:

  • Fiziksel Kaynaklar: Yiyecek, barınma, temiz su, kıyafet ve enerji gibi unsurları içerir.
  • Sosyal Kaynaklar: Bilgiye erişim, ifade özgürlüğü ve karar alma süreçlerine katılım gibi unsurları içerir.

Sosyal sürdürülebilirlik kavramı bu kaynakların adil dağılımının sağlanmasının önemini vurgular. Herkesin eşit haklara sahip olduğu ve fırsatların adil bir şekilde dağıtılması gerektiği fikrini içerir. Fırsatların ve kaynakların adil dağılımı toplumsal bütünlüğe ve toplumun yaşam kalitesinin uyum içinde yükselmesine katkı sağlar.

Sosyal Sürdürülebilirlik Politikaları Nelerdir?

Sürdürülebilir bir geleceğin inşasında sosyal sürdürülebilirlik politikaları önemli rol oynar. Bu kapsamda bireyler, sosyal gruplar, kurum ve işletme yöneticileri, ülke yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları sosyal sürdürülebilirlik hedeflerine çeşitli şekillerde katkıda bulunabilir.

Toplumların bugünkü ve gelecekteki refah seviyesini artırmak için uygulanabilecek kısa ve uzun vadeli temel yöntemlerden bazıları şunlardır:

Yoksullukla Mücadele ve Uygun Çalışma Şartları

  • Düşük ve dezavantajlı gelir gruplarına yönelik ekonomik destek programları yürütmek,
  • Bireylerin iş gücü piyasasının taleplerine uygun mesleki beceriler geliştirmesini sağlayacak eğitim projeleri oluşturmak,
  • İstihdam olanaklarını artırmak ve bireylere bu olanaklardan yararlanma konusunda eşit fırsat vermek,
  • Çalışanların sağlığını, güvenliğini, adil ücret ve dinlenme hakkını, sosyal haklarını koruyan politikalar yürütmek.

Açlıkla Mücadele

  • Yerel üreticileri destekleyerek kırsal bölgelerde gıdaya erişimi kolaylaştırmak,
  • Evde ve iş yerinde gıda ve su israfının önüne geçmek için bilinçli, sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları geliştirmek,
  • Gıda israfı konusunda hassasiyet gösteren işletmeleri ve restoranları tercih etmek.

Sağlık Hizmetlerine Erişim

  • Fiziksel, zihinsel ve psikolojik sağlık hizmetlerini herkes için erişilebilir hâle getirmek,
  • Özellikle düşük gelirli gruplar ve toplumlar için üreme ve anne bebek sağlığı gibi konularda verilen sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak,
  • HIV, tüberküloz ve sıtma gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadele kapsamında aşı hizmetlerini yaygınlaştırmak.

Kaliteli Eğitim

  • Kaliteli ve nitelikli eğitim olanaklarını herkes için erişilebilir hâle getirmek,
  • Okullarda temiz içme suyu, elektrik, bilgisayar, internet ve sosyal faaliyetler gibi kaynakların erişimini kolaylaştırmak,
  • Az gelişmiş ülkelerde, kırsal bölgelerde, düşük gelirli ailelerde yaşayan çocukların eğitime ve bilgiye erişim hakkını kolaylaştırmak, garanti altına almak.

Cinsiyet Eşitliği

  • Cinsiyet temelli bilinçsiz toplumsal ön yargılarla ve cinsiyet kalıplarıyla mücadele etmek,
  • Kız çocuklarının eğitim hakkının ihlâli ve çocuk yaşta evlilik gibi sorunlara dair toplumsal bilinç oluşturmak,
  • Kadınların iş gücündeki konumunu ve eşit ücret hakkını koruyan politikalar yürütmek,
  • Kadın sünneti gibi kültürel uygulamaları engellemek.

Sosyal Sürdürülebilirlik Neden Önemlidir?

Sosyal sürdürülebilirlik, bireylerin yaşadığı ve çalıştığı yerlerde neye ihtiyaç duyduğunu anlayarak daha sürdürülebilir ortamlar yaratılması sürecidir. Bireylerin ve toplumların kısa ve uzun vadeli refahını garanti altına almayı amaçlar. Gelecek nesillerin sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam hakkını, kaynak ihtiyacını gözetmek de bu sürecin önemli bir parçasıdır.

Sosyal sürdürülebilirliğin kapsadığı hedeflerin önemi şu şekilde özetlenebilir:

  • Sağlık ve eğitim hizmetlerinin sürekli ve kaliteli olması herkes için daha iyi bir yaşam kalitesi anlamına gelir.
  • Sosyal adaletin ve eşitliğin sağlanması için atılan adımlar toplumsal huzura ve bütünlüğe katkı sağlar. Bireylerin toplumun eşit haklara sahip birer parçası olduklarını hissetmesi toplumsal bilinci ve dayanışmayı güçlendirir.
  • Sosyal sürdürülebilirlik ekonomik gelişmelerin de temelini oluşturur. Eğitimli ve sağlıklı toplumlar ekonomik olarak daha üretken ve gelişmiş olabilir.
  • Çalışanların kendilerini güvence altında hissetmesi motivasyonlarını ve verimliliklerini artırabilir. Bu sayede ekonomik büyüme ve gelişme hızlanabilir.
  • Uluslararası dayanışma gerektiren küresel ısınma, yoksulluk, pandemi gibi küresel sorunlara karşı daha etkili mücadele edilmesini sağlar.
  • Temel hak ve hizmetlere aksamayacak şekilde sahip olan, refah içinde yaşayan bireyler ve toplumlar yeniliklere daha açık olabilir. Bu sayede bilim ve sanat gibi yaratıcılık içeren alanlara yönelme fırsatı bulabilirler.
  • Kültürel ve etnik farklılıkların özgürce yaşandığı ortamlarda farklı ve değer üreten görüşlerin ortaya çıkması mümkün olabilir. Farklılaşmadan doğan çeşitliliğin benimsenmesi sosyal anlamda gelişmenin yanı sıra toplumsal barışı da kuvvetlendirebilir.

Sürdürülebilirliğe ilişkin stratejiler oluşturmak veya var olan stratejilerinizi iyileştirmek için QuickCarbon olarak hazırladığımız yazılımdan faydalanabilirsiniz. Karbon ayak izinizi herhangi bir danışma hizmetine gerek duymadan ISO 14064-1:2018 Standardı ve GHG Protocol kapsamına uygun olacak şekilde hesaplayabilir, kullanıcı dostu stratejiler hazırlayabilirsiniz.